Wednesday, March 29, 2006

paris - londra - paris

gittim geldim.
londra medeniymis de bugune kadar neden bana haber vermemis ?
paris'ten cok farkliymis. insanlar insanlara ingilizce bilmeseler bile insan muamelesi yapiyormus. gece gunduz hem eglence hem de hayat suruyormus. eskinin yaninda yeni de varmis. sehir herkesi ve her seyi hazmetmis.
insani da hayati hazmetmeye itiyormus. hazmedip karnini kasiya kasiya donuyormussun evine.
motivasyonun artiyormus sehirde.
paris'i bile daha cok seviyormussun donuste.
hele de donuste dolma, hunkar begendi ve pilaki bekliyormussa seni...

Sunday, March 19, 2006

kazandibi

bugun turkiye'den kazandibi ve sutlu nuriye gelmis. yarin parti var.
sali gunu "L"(à la ipek)ondra'ya yolculuk.
bir de hava o kadar guzeldi ki montmartre'in altini ustune getirdik.
aciktim. getirin bana o tavukgogsnu bakayim...

Thursday, March 16, 2006

bugun

bugun bugundu.
fransizlarla yuruyuse gittim, slogan attim, tepindim.
cocuk baktim.
durdum dusundum. cocuk yapayim dedim.
gokce'yle konustum. dugun tarihini ogrendim.
sonra eve geldim. oturduk.
oturduk.
ben kahve ictim ve gercekten de beni hayatta en uyutmayan kahveyi buldugumu farkettim. o yuzden hâlâ uykum yok.
bugun iste bu kadardi.

Wednesday, March 15, 2006

babam

ve oglum'suz babami ozledim bugun.
baktim, yok.
derin bir nefes, fransa'da bile babam ve oglum izlenebiliyor demek... ama buradaki turk seyircisi istanbul'dakinin tirnagi duzeyinde. olsun varsin. filmi gordum ya... canima degsin.
bitmedi.
eve geldim.
durdum dusundum uzun uzun.
bir ara dedim haydi babami arayayim...
"barbaros kellecioglu" google'de yok. cunku oldu o. cok iyiydi ama oldu, internet yoktu turkiye'de o zamanlar. iste budur dedim. internetin sinir cizgisi.
olsun, vardi, babamdi ve hep babam olacak...

Monday, March 13, 2006

ay inanmiyorum (turkce pop)

elif (petite'lerden biri) naim dilmener'e turkce pop koleksiyonu ile ilgili mail atmisti.
cevap geldi. cep telefonu, is telefonu ve daha ne olsun, yetmisli yillar turkce popuna gondermeler kazandi elif.
gece ucte gaza geldik, sevindik, tepindik...
hayat boyle olsa ya her zaman...

deniz ve mehtap

bu sehirde deniz yok ve mehtap olmuyor.
mehtap olsa da bize yar olmuyor (burada her yer bina) oysa...

"biz heybeli'deeeee heeeeer geceeeee mehtaba cikaaardiiiik mehtaaaabaaa cikaaaardiiiik"

"erken kalkan yol alir"

demisler, iyi demisler de nereye kosuyoruz bir de onu soyleseler ???
yaris baslayinca duran atlar vardir, hani hic cikamazlar o kutudan.
hani bir de kosan insanlar var boyle buyuk sehirlerde falan, surekli saate bakip hizli ve daha hizli adimlarla bir yerlere yetismeye calisiyorlar. inanmazsiniz en cok onlar gec kaliyor su hayatta.
ben durmak istedigim zaman kosmam gerekiyor. kosmak istedigimde de hayattaki amaclarim yok oluveriyor. galiba loser olmak biraz boyle bir sey.
her gunlerce uyumak istedigimde bir gunu 72 saatmis gibi yasamam gerekiyor, her harekete gectigimde yapacak islerimin azligi karsisinda hayrete dusuyorum. dusuyorum da kimseler cekmiyor beni yukari falan...
uyumak yasaklansin ama hayatta yapabilecegimiz etkinlik sayisi da artirilsin. bu konuda oy toplamaya mi baslasam ?
ne is yapacagima dair en ufak bir fikrim yok hâlâ. ama gercek bir kalifikasyon gerektirmeyen her isi yapabilecegimi dusunuyorum. bak yine ayni sey iste. ne is olsa yapabilirim ama maymun istahli miyim neyim, bilemiyorum ne yapmak istedigimi. bir sey yapmak istemiyorum ki ben. sadece o seyi yapabilecegimi dusunuyorum. bu yasima geldim hâlâ hiyar gibi kapasitemi olcuyorum sadece.
"bravo damla" diyecekler, "sunu da yapabiliyormussun demek ki..." evet ama ben her seyi birakip karga'da icmek istiyorum, o zaman ne olacak ?
her gun daha az yeni bir gun yasimiz ilerledikce. az sasiriyoruz hep.

Sunday, March 12, 2006

dun

dun o kadar guzel bir gundu ki anlatamam. ama yine de anlatirim sanirim.
ozgur'le turk mahallesinde raki ve kebap. bol sohbet, hossohbet zaten.
sonra eve donus.
ardindan nihan'la la fourmi, cin tonik, bol sohbet yine.
cok konustum hatta sesim kisildi.
cok guzeldi.

Friday, March 10, 2006

keske herkes

keske herkes her istedigimde yanimda olabilse.

keske canimiz istediginde hayattan mola alma sansimiz olsa.

keske hayatta her seye zaman ayrilabilse.

keske biri tezimi benim yerime yazsa.

keske terli terli du icmese hickimse.

keske insan olsak.

keske keske dememize gerek olmasa.

nokta

fransa'da turk olmak

fransa'da turk olmak, paris'te kendini sadece (eminonu'ye benzeyen) turk mahallesi'nde evinde hissetmek olabilir.

copculer yollari supururken onlara "kolay gelsin" demek istemek ama bunun karsiligini fransizca'da asla bulamamak olabilir.

turkiye'de olup bitene her sinirlendiginde gaza gelip turkiye'ye donmeye kalkmak olabilir.

arada istesen de istemesen de cesitli fransizlara "allahim yarabbim ya resul allah" demek sonra da bunu soyleyebildigine sasmak olabilir.

arpa sehriye buldugun gariban bir markette gozlerinin yasla dolmasini engelleyememek olabilir.

cok ozledikten sonra zeytinyagli enginar yapip bir seferde 10 tane enginar yemek olabilir.

her gun soyadini yaklasik on kez hecelemek, harflere ayirmak ve hatta bayip sadece ismini soylemekle yetinmek, onu da kimselere anlatamamak olabilir.

hem isminin hem de soyadinin anlamini defalarca anlatmaya cabalamak ve bunun cesitli yorumlarina maruz kalmak olabilir.

sezen aksu'ya derinden baglilik duymaya baslamak olabilir.

konukseverlik, vefa ve ictenlik gibi konularda aslinda ne kadar uzayli bir milletten geldigini her gun idrak etmek olabilir.

yorulmak olabilir.

her gun ruyanda istanbul'u gormek olabilir.

ya da buraya dayanamadigindan sadece durmak olabilir.

Thursday, March 09, 2006

okula gittim 16 aldim afferimmm banaaa.... durdum sonra. istanbul burnumda tuttu.
sarhos oldum hemen. derin bir nefes aldim. daha yolum uzundu. kismet dedim. daha yenilmedim belki.
yenildiysem bile yeni bir scene basladi. belki bu sefer yenerim...
cesaret. kismet. hasret.

Wednesday, March 08, 2006

evin halleri

basligi yazdim ama eskiden evin ana vardi hatirlanir mi bilmem. benden baska adini anan var midir ki ?

bugun dersimin iptal olmasi sonucunda evde oturdum. icki icmedim. kendimi tebrik ettim.

eve sosis almistim, sosis sote yaptik. -kendimi hic uzmedim, konserve mantar koyuverdim icine.

evi supurdu seylan.

sonra evden cikip capote'yi izlemeye gittik. ben de o abiye oscar verirdim. beni de alsinlar istedim juriye.

sorarim herkeslere : ev gibisi var mi ?

Tuesday, March 07, 2006

geldim gordum yenildim

fransa bir kabus. fransizlar korkunc.
annemi bile ozledim.
terkedildim, kahroldum, insanliktan ciktim, sacimi kestim yattim...

ictim sarhos oldum, fransizlarla sokaklara dokulup yeni yasayi protesto ettim, maca gitmis gibi oldum, rahatladim. sinifta kaldim (galiba) ?

kitap bile okuyamadim, nefes bile alamadim, arkadaslarimi bile goremedim.

simdi iyiyim galiba.

insan kiligina girip geliyorum.