Tuesday, December 26, 2006

nuket linki

buyrun buradan izleyin... iste nuket bizlere isyerinde boyle neseli anlar yasatti.

ya nuket ya nereye ya !!! ufffff.

Monday, December 25, 2006

alkollü hafta

1. 20 aralik babaannemin 79. dogumgunu oldu. hur, ben, babaannem koco'ya gittik. oyle uzun zaman olmus gitmeyeli, nostalji bir yandan, raki bir yandan, superdi. ictik, sohbet ettik... babaanneme atki aldim, begendi (hayret) hur de cakmak almis valla pek hos bir aksam oldu.

2. 21 aralik ofset'te parti vardi. o kadar muhtesemdi ki, nazar degmesin, herkes birbirinden tatliydi. pinar'in ellerine saglik. sonunda ben zil zurna olmusum, ertesi sabah sinan'a eve nasil dondugumu sormam gerekti !

3. 22 aralik cok heyecanli ve eglence acisindan verimli bir aksamdi. bizim sirket yemegimiz vardi. once sampanyali hediye partisi, sonra garga'da yemek. cok ictim sanirim ama az carpildim : eee sirket dedigin ciddi bir muessese degil mi ama. donuste erben'i aldim, eve gittik. film izlemeye sozum vardi ama tabii o halde pek bir sey izleyemedim. sabah ikimiz de birer kanapede uyandik.

4. 23 aralik once tabii filmi izledik erben'le. shortbus filmin adi. bayagi iyiydi. bir de icten ice garip bir ozdeslesme oluverdi. oysa hic alakasi yok bizimle. ama shortbus acmak isterdik. erben'le evden kadikoy'e huzurlu bir yuruyus yaptik. ancak bahar olsa paris'te yurumek bu kadar zevkli olabilirdi. vapura bindim, dogruca beyoglu'na, nevizade'de gsu iletisim icmesine gittim. milleti cok ozlemisim. ozellikle de azat'i ve muge'yi. o kadar rakidan sonra aksam eve gidip yataga bayilmisim zaten.

5. buyuk gun sonunda geldi. aksami zor ettim. bostanci'da ice ice nazey'i bekledik. geldi, daha da ictik. nasil ozlemisim, ne cok gulduk anlatamam. hayatimin kalan gunlerinde de nazey'i sadece yilda bir hafta gorme fikri beni cok uzuyor. olsun, idare ederim. gelmeyebilirdi de... iki bucuk buyuk raki icmisiz. e tabii yine eve sarhos dondum.

6. bugune geldik. isyerindeyim ama bugun rahat. nazey'i gordum ogle yemeginden sonra. sinan, selin ve nuket de geldi. nazey cok seker, bayildim yani her animi onunla gecirmek istiyorum su anda. aksama nazey'in anneannesine gidecegim, belma'nin dogumgunuymus. ne alsam ? bir yandan da hic gitmek istemiyorum. gecen yil nazey'in ihtisamli girisiminden sonra anneanneyi gorebilir miyim bilmiyorum. cesaretsizlik bogazima kadar. simdi yine icmek gerekecek hem...

bu arada nuket'in isten ayrilmasi icimi cok kotu etti. bundan sonra ne kadar gorusebiliriz acaba ? hem benim ofisteki mutluluk kaynaklarimdan biriydi nuket. "nereye kuzum ?" diyesi geliyor insanin.

Tuesday, December 19, 2006

tekirdag

cuma karga'da viskiiiii
ve cumartesi karga'da baslayip taksim'de midye dolmalarin tamamini yemeye calisarak biten bir geceden sonra
pazar gunu duygu'cugum sabah sabah ofke puskurtunce apar topar tekirdag'a gidip kofte yememiz gerekti hehehe...
e hazir oraya kadar gitmisken silivri'ye de ugradik tabii. erben hayatta gordugum ve gorecegim en komik insan oldugunu bir kez daha kanitladi. ayrica her esprisinin altinda uc sayfalik komik metinler de var. erben'le evlensem keske.

donuste tabii waffle falan yedik, neden kurucesme uzerinden dondugumuzu pek bilemedim ama neyse... gecenin sonunda moda'da duygu'yla kahve iciyorduk.
moda'da baslamistik, moda'da sonlandirdik muhtesem pazar gunumuzu.

gobegimi ameliyatla aldirmaya karar verdim bir de...

Friday, December 15, 2006

babaannem ve inanamama durumu


babaannem aradi bugun. para varmis hesabimda. once yanlislik oldu sandim. ya vaktim yok bankaya gidecek... demeye kalmadan, ogrendim ki meger o yollamis parayi.
ne kadar salaklastigimi, nasil sevindigimi, ne hayallere daldigimi anlatamam.

kicimi toplamam icin bana yeni bir firsat sundu allah baba.
hem de beni seviyor.

babaannem olmasa ne yapardim ki ben hayatta ???

simdi ileriye bakma zamani. goz doktoruna da gidebilecegim. pek hos...

daha cok calismam lazim bir de. bugun is azdi, cok sikildim.
yolum cok uzun.

ofset'ten tamol bey bana e-davetiye yollamis, ofset'in partisi icin. o kadar sevindim ki ! kukuletali ofset guy cok cok tatli. yeni yila umutla bakiyoruz ve gulumsuyoruz :)

yuuuuuppppiiiiiiii... iyi seneleeeeeeerrrr !

Wednesday, December 13, 2006

istanbul vs. paris

maasim hala bitmedi. once bunu soyleyip sevineyim, bu bir rekor.
sonra da dun aksam aklimdan akip gidenlerden soz edeyim : istanbul'a donmus olmaktan cok mutluyum.
burada her ne kadar bazen kendimi tutamayip medeniyet cigirtkanligi yapsam da, her gun kendi kendime dunyanin en guzel sehrinde yasadigimi soyluyorum.
en kotu gunumde bile en azindan burada olmaktan mutluluk duyuyorum.
orayi da ozlemiyor degilim bazen... aslinda belki de mutluluk vericiydi kimseyi tanimadan yollarda yurumek, kendi kendine yattigin o iki kisilik yatak, la fourmi'de bira icebilmek, felafel yemek vesaire.
ama burada yolda tanidiklara rastlamak - istemesen de, agri yapmayan tek kisilik yatagin, kitaplarinla dolu odan, karga'da bira, yollarda kestane kebap ve midye dolma var.
var mi daha otesi ???

Tuesday, December 12, 2006

hayalkirikligi ve muz kabugu

inanamiyorum.
yikildim.
dun karakoy iskelesinde kendimden gectim.
guvendigim daglara kar yagdi.

aslinda figen'in paris konusmasini hazirlamistim. duygu'nun odevini yapmaya gidiyordum. emine'nin ev arkadasinin bziim ofiste calismaya basladigini kesfetmistim.

cok yogundum. cok iyiydim.

sabah da uyanamadim tabii. hala inanamiyorum. bönlestim.

hayalkirigi oldu bisuru. sabahlara kadar icmek istiyorum.
bana olgunlasmiyorsun diyenlere teessuf ediyorum.

ama hic mi hic kizmadim.

Sunday, December 10, 2006

dun aksam

of. icesim vardi. cok icesim vardi. cok da ictim. iyi oldu, iyi.
zeynep'i gordum ilkokuldan.
hicbirimiz aslinda degismiyoruz.
herkes ayni. erben hakli.
erben "ya sev ya terket" derken de hakli.
erben kadar hakli olmak isterdim.
matbaada mi yasasam ? bence cok hos bir fikir.
herkes birbirini dinlemeyi bilmeli.
bir de ben burada kendi kendime konusuyorum da ne oluyor ?
hic unutmam kuzim paris'teyken rica etmisti yazmami, o zamanlar bi manasi vardi.

sacimi kestirdim. biraz kisa oldu. alismam zaman alacak.
sinan "kökü sende" dedi, ben cok guldum.
uykum da var ceviri de yapmaliyim.

bilemedim. hiç.

bugun uyandigimda kafamda mutsuz bir sarki caliyordu, hemen playlist'i degistirdim, eve kafamda calan oyun havalariyla geldim.

ama aldigim croissant'lar eksik cikti. zaten yiyemedik.

alp

tekirdag'a gidiyor alp acemi birligine.
cok super oldu bu is. gormeye gidince kofte de yeriz...

Thursday, December 07, 2006

alp, zeynep, selin, erben, sinan, findik, burak, bengin, canan, ben ???

cok calisirken o kadar hizlanmisim ki kaza yaptim, bana carpan adama da "ise gec kaliyorum" diye bagirmaya basladim. sanirim insanliktan ciktim.
sonra bana bir gun tatil verdiler. sabahtan aksama kadar uyudum. simdi yine isyerindeyim. yine bolca is var.
ise basladigimdan beri 8 kilo aldigima inanamiyorum.
alp askere gidiyor.
sinan ben selin durup dururken gulup duruyoruz.
erben ve findik'la hep daha sik gorusme hayali kuruyorum.
burak da en az benim kadar baydi hayatta.
bize para lazim.
ilkokul arkadasim zeynep isten ayrilmis.
isten saat 6'da ciktim dun, cok sasirdim.
bugun akbilimi doldurdum. bir ara da usenmeyip telefonumu actirmaya gitmem gerekiyor ama firsat bulamadim.
ankara'ya gidesim var.
bakalim bu ay gecinebilecek miyim ?
kendimi her gecen gun daha az eglenceli buluyorum ve bu durum beni cok korkutuyor.
anneme gore benim delice calisma takintimin icinde genetik sirlar bariniyor.
nazey gelecek. (24 aralik... cok az kaldi...)
ilk uzun tatile de az kaldi demek oluyor bu. yilbasi ve kurban bayrami geliyor diye daha cok sevinemezdim. dinlenmeye ihtiyacim var.
bengin'i ozledim cok ama goremiyorum bir turlu.
boyle iste...
kimseleri sevemem, yalniz kalirim, feci bu kisim.
ama daha iyi olacak her sey :
cunku bugun fulya cikmis ilk defa gordum, hemen aldim birkac demet, ofise getirdim.
cunku bu sabah daha sisman olamam diye uyandim ve kendimi kotu hissettim.
cunku bu sabah ise gec kalmadim.
cunku az uykuyla cok isler basardik... daha cok calisacagiiiiiiiiz !

Saturday, December 02, 2006

bir gun mahkeme karariyla 48 saat olsun

o kadar cok is var ki cise vakit yok.
sabah bir arkadasimi aradim, "sen acaba hayatimin anlami misin ?" diye soruverdim. ama degilmis, o kadar basit olamaz dedi.
dun dunyanin en guzel lokantalarindan birinde yemek yedik, gokce ilk maasiyla goturdu bizi.
guzel sohbet, bir buyuk raki, muhtesem mezeler ve seker otesi bir tuvaletle super bir aksam oldu.
erben de pek tatli maasallah... cok ozluyorum onlari haftaici !
boyle iste. bugun yine calisiyorum. sabah bayrakciya gittim, sonra matbaaya, sonra turcas'a, simdi ofis. daha coook is var, ne garip.
sonunda gercekten para harcamamaya baslayabilir miyim acaba ?
of.
off.

Monday, October 30, 2006

sorgu sual

kendimi sorguladim da sucsuz ciktim gecenlerde.
bir de senaryo sinopsisi yazmam gerekti dun aksam, bir de ceviri yaptim biraz, mutlucan'a yardim olsun diye.
maksimumda huzurlu bir gundu dun evet. duygu ile cok seker bir gun gecirdim. butun gun calismama ragmen, cumhuriyet bayrami icin butun yollarin kapali olmasina ragmen, garip sayilabilecek derecede huzurlu bir gundu.
sonra sevdiklerim icin neler yapabilecegimi dusundum.
herkese daha iyi bir hayat sunabilmem gerekiyor sanki... kendimi unutmadan.
cuma gunu mara'ya gidiverdim.
cumartesi kalan butun paramla ictim.
kucukken babamin ofisinde neden "usenme, erteleme, vazgecme" yazdigini dusundum ve ilk kez anladim ne demek istedigini.
bugun ender bey'i aradim, dedim boyle boyle, param yok ama maasim var benim artik, vefa muhimdir be ya, vereyim her ay belli bir miktar para, benden sonraki cocuklarin da isine yarasin, di mi ama ? aldim hesap numarasini, simdi internet bankaciligina baslamam lazim.
neyse, bakiciiiiiiz...
pek guzel hayat.

Friday, October 13, 2006

kirmizi baslik

bugun cok bayildim ben sanirim artik aklimdan gecenleri bir sekilde durdurmam lazim.

bugun aslinda diger gunler gibi.

ben de diger gunlerde oldugum gibi oldugun icin bayiyorum.

bay bay

Thursday, October 05, 2006

delirdim

aglaya oynaya hayat mi gecermis ayol ?

aglaya oynaya gelin cocuklaaaar...

baris kuce var surekli toplanti halindeyiz. dogustan cok seviyorum. ilk gordugum gun bayildim. su anda her gordugumde boynuna sarilasim geliyor. ama ne diyebilirim ki adama ??? "merhaba baris bey, ben size bu renk karton uzerine soyle plastik baski yapmanizi oneririm, ayrica sizi ilk gordugumden beri inanilmaz yakin hissediyorum kendime, babaannemin kuzeninin sinif arkadasiymissiniz, babam da sizden soz ederdi..."

aci cekiyorum ben zor bi cocukluk gecirdim
ve bu zamandan sonra bilimadami da bok da olsam, psikopat da olsam ya da evliya, gunun birinde birileri buna baglayacak... o zaman ben simdiden baglayayim da bitsin. al sana fiyonk !

copce

copce mutsuz diye cok korkuyorum.
bir yandan icim tuhaf. yani kirk kereden fazla soylemisimdir herhalde... yine de sasiriyorum.

maasim bitti ! inanamiyorum... daha telefon faturami bile odemedim.

dalida dinleyesim var. bir de renaud.

ooooooof.

Tuesday, October 03, 2006

missss

hava o kadar guzel ki, yillardir bir turlu yasayamadigim sonbahar yeniden beni ziyarete gelmis gibi.
senelerdir yazdan kisa siraaaaaak diye gecen istanbul, bu yil sonbaharseverlere surpriz yapti.
yumusak, serin, yari gunesli, sokaga cik da gez diyen hava beni benden aldi.
ise mutlu geldim.
butun hayatim tozpembe bugun. ve sanirim sizofrenim.
migreni tutan insanlar gibi sizofreni tutan insanlar da var mi ?
her aksam iciyorum, hic de kotu gelmiyor, aksamci oldum... bu gidisle nazar degecek.
ramazan davulu kadikoy belediyesince resmen yasakmis bu yil.
ikinci maasim yatti. ne uzakmis ay sonu !
cicek bocek kus ve de bogaz manzarasi ile damla esittir gonul adami !!!

Wednesday, September 13, 2006

park

insan haftasonu calisinca biraz salak oluyormus. her gun haftasonu geldi saniyorum.
tatile ihtiyacim var acele.
hande geliyor londra'dan. cok heyecanli. belki haftasonu ada'ya gideriz dedik ayrica.
ama haftasonu cok uzak !

durdum sabah. sonra ogle yemegi, et sote yagli gibiydi hafiften. insan esnaf lokantasinda yemek yiyince bir garip oluyor. hosuma da gidiyor, sebze, sutlac vesaire hem de ucuz.

ogle yemeginden sonra baktik ki zamanimiz var (bahadir ve nuket ile ki is arkadasim oluyorlar). once starbucks'tan kahve aldik, sonra da nisantasi'ndaki parka gidip cimenlere oturduk. keske ise donmeseydik. o kadar iyi geldi ki...

herkese tavsiye : is arasinda parka kacin.

(kacmak demisken, dun de mucur aradi, nisantasi'ndayim diye... depar attim isten kacip, bir saatlik kahve molasi verdim kendime. sonra da usulcacik suzuldum ofisten iceri gerisin geriye, hicbir sey olmamis gibi. superdi)

:) okulu astigimiz gibi isi de asalim ve annelerimiz falan teskere yazsin bize USYE icin.

Thursday, August 17, 2006

kac lira ederim ?

kendimi mi kiralasam ???

bana para versin noel baba !

bir de tatil...

az is.

kitap okuyacak zaman.

tek basima yasayabilme gucu.

saglik, mutluluk, bir de sevgili.

cok mu istedim ???

Tuesday, August 08, 2006

is guc

is guc degil o kadar da sabah uyanmasi ve enerjik olmasi guc.

bir de para isleri pek guc.

ilk parami catir catir yemek istiyorum artik. maas almama 22 gun var.

cok mu, az mi ?

ise gelmek iyi ama. oyalaniyor insan. hem de az para harciyor.

Sunday, July 30, 2006

ay(y)as

erben'le 11'de yola ciktik bir aksam. deliler durttu keza...

ankara'ya vardik gecenin ucunde. cok da iyi ettik.

oglen kuzen isten cikti. dogru ayas'a.

cuppa havuz. gelsin kokteyller. oh aksam da murat geldi, daha ne olsun, langirt'a saldirdik. yemekkte raki da bize katildi. keyif oglu keyif...

ertesi gun havuzda yaklasik 4 saat, yemek yiyerek 6 saat falan gecti -ki murat mangal basinda kendisinden beklenen performansin kat be kat uzerine cikti, ben gelen vahy sonucu gavurdagi salatasi yaptim falan...

ertesi gun huzur ve husu icinde erben'le domates toplayip ahududu yedik. kuzenler uyandi. havuz falan fesmekan... sonrasinda murat'la bilardo, masatenisi + bir de dvd.

sonucta sudur ki : insan sefa pezevengi olup da sefa pezevenkleriyle bir araya gelmeyegorsun, rintce yasamanin tadina variveriyormus...

erben'le dedigimiz gibi : "allah sizden razi olsun, cok ihtiyacimiz vardi"

p.s. yarin ilk is gunu, zibarayim ben artik

Tuesday, July 25, 2006

ay ay ay

hic tatil yapamdim ya bak simdi kendimi kotu hissettim.

ama olsun hayatta ilk kez surekli bir ise basliyor olacagim. amanin artik pazartesi ne kadar yakin !

sonra da biriktirdigim parayi sermaye yapip guzelinden bir bakkal acmak istiyorum.

daha ne olsun ?

para bulmak icin calismaktan baska bir yol daha vardi... piyango ???

p.s. yarim ekmege cesitli tostlar yapip sodexho da kabul edecegim.

Sunday, July 02, 2006

araba - playstation - sigara


hava cok sicak bu diyarda.

isim yok hala ve hayatta ne olacagimi bilememekten, hicbir sey olamayacagim dusuncesine kapilmaya basladim.

cumartesi gununden beri suursuzca araba kullaniyorum. o zaman bir sey dusunmuyorum. ya da yolda giderken aklimdan gecenler de gecip gidiyor.

hic param yok. gercekten yok ama. hatta ucan bankaya da kredi karti borcum var. is istiyorum.

hayatta bir amacim da olsun mesela.

ya da kendimi gercekten gercek hayattan soyutlayabilmek icin playstation versin biri bana. sabahtan aksama kadar araba yaristirayim, spiderman olayim, cesitli enigmalar cozeyim. kendimi basarili sanayim. her basarisiz oldugumda kac canim kaldi diye bakayim. falan.

kredi kartimda limit olsa hic durmaz hemen alirdim bir tane. nasil olsa uyuyamiyorum.

biri beni ayaginda mi sallasa ?

sigara da cok ictim, midem bulandi.

futbol - playstation

dun maclari izledim.

keske hala playstation'um olsaydi, o kadar cok oynamak istiyorum ki kafayi yemek uzereyim. hatta bir ara acaba kadikoy'deki ataricilere gidip biraz oynasam mi diye bile dusundum. hic playstation'unu bana odunc verecek arkadasim da yok -cunku playstation'lari yok.

amaaaaaan...

daha fazla kitap okumak istemiyorum da.

bakalim. ya da hic bakmayalim bosuna.

Friday, June 30, 2006

dugun dernek - hayat kurtaran bengin

bugun dugun var.

uyandim, yikandim, makyaj malzemelerimi sirtlandim.

elbisemi yeniden giydim, pek guzel...

bir de baktim ki bacaklarim hala turuncu beyaz cizgili (dun erbenle icmekten kicimizi kaldirip boyayamadik beni de...) hemen banyoya kostum. keselendim (inanamadim kendime). aaaaa cikmadi. aglayarak erben'i aradim. tiner ve asetonla cikarmaya ugrasirken bacaklarimdaki catlaga dolmus kina benzeri lekeleri, bengin aradi.

aglaya aglaya anlattim muhtesem otobronzan macerami. ve bengin beni sakinlestirip hayata donduren cumleyi sarfetti : "e corap giy".

simdi cikip corap alacagim. onun disinda her sey tamam sayilir. kuafor falan kaldi da onlar hallolur nasil olsa...

hadi hop. ben halay cekmek istemiyorum !!!

(avuc icime de giyemem degil mi corap ?)

Thursday, June 29, 2006

yapay bronzlastirici almam lazim dedim erben'e... malum ya, gokce evleniyor, yarin buyuk gun ve hepimiz arkadasimiza yarasir kiliklarda tesrif etmeliyiz dugune : yesil ayakkabima uysun diye gidip yesil elbise aldim, saclarimi boyatmayi planliyorum, makyaj yapiciiim, erben de alisverise cikti falan...

bu arada bir de baktim dunyanin en kolay yanan insani oldugum icin kollarim omuzlarima kadar kahverengi olmus bile... oysa istanbul'da yalnizca bir hafta gecirdim daha.

yapay bronzlastirici denmiyormus ona, erben onbes dakika dalga gecti. 'otobronzan'mis turkce'si de. ben nereden bileyim sanki her gun solaryum ve otobronzan arasinda secim yapiyorum, tovbeeee...

gittim aldim. kullanma kilavuzunu okudum : soyle guzel urun, boyle muhtesem, fis fisi var, her yerinize sikin super olursunuz yaziyordu. ben de aynen onerilen sekilde kullandim. bitirdikten sonra da ellerimi guzeeeelce yikadim. sabah beni bir katastrof bekliyordu : avuc iclerim turuncu ! bacaklarimin yarisi da... kol kismi sanirim daha iyi ama sirtimi da goremiyorum isikli ortamda... boku yedim dedim. panik halinde erben'imi aradim dedim yetis erben! henuz yetisemedi, ben evde hala turuncu dizlerle ve ellerle oturmus kurtarilmayi bekliyorum.

ayrica cinderella olsam prens ayakkabimi dusurdugumde benimle bir daha konusmaz zaten, ayaklarimin alti da, spreyden doulen partikuller dolayisiyla kahverengi (bu da demek oluyor ki en iyi ayagimin alti bronzlasiyor hayatta)!

hasili erben gelecek de her yerimi iyi bir sunger ile ilaclayacak. bu arada bu otobronzan adi altinda satilan sey de sprey boyadan farkli degil. haberiniz ola.

haydi dugune !!!

Thursday, June 15, 2006

icmisiiim, dertliyiiiiim bir bilsen ben ne haldeeyim !



doktor "ne yerse yesin" demis.

tutuklansam eglenir miydik ?

bastille'deki bara annemi goturemem. gitmek icin yarin son sansim. ama gidecek kimsem yok. kimsesizim cok mutsuzum ve kendime aciyorum.

non c'è nessuno.

az ictim. bruno bana aksam yemegi yapmis : her seyli salata, kabakli balik (kulaga hos gelmiyor ama tadi guzeldi), super bir sise beyaz sarap (e tabii oncesinde turuncu bir portekiz seysi ictik : apéro), ev yapimi yogurt ve dondurma. damla esittir agop'un kazi.

aksam allah'im beni uyut diyerek uyudum. sonunda uyuttu.

son donemde izledigim filmerden en iyisine gittik dun : C.R.A.Z.Y. adi, kanada yapimi ve simdi adini alkolun etkisiyle unuttugum bir yonetmen cekmis. kebekua konustular cok gulduk. ama harbiden superdi cekimler, anlatis, oyuncular, renkler... ben tabii ki de cok agladim. ama film kimseye acikli gelmedi o cok ayri.

"emmenez-moi" sarkisi yasaklansin, hayatta daha ugursuz bir sarki daha bilmiyorum simdilik.

bakalim bu gece uyuyabilecek miyim ? friends falan olsa da izleyerek uyusam ya da will and grace (zaten su anda hem will hem de grace ile ilgili ciddi sorunlarim var hayatta) ya da family guy ya da artik ne olursa perihan abla falan...

erben'i ozledim. (resimdeki ben olmayan - hadi ya)

Wednesday, June 14, 2006

siktirip gitmek

artik vakti geldi.
buradaki her seyi ardimda birakip gitmem lazim.
zaten cocuklugumdaki gibi midem de bulaniyor.
cikarin beni buradan ben deli degil(d)im ???
eve doneyim de bir kasarli tost yiyeyim artik.
her sey hep ayni.
her sey bozuk.
bir daha gitti etti on yuz bin milyon baloncuk.
ay ay ay.
bir de oooooooooofffffffff.
(sigaram bitti tutun sariyorum)

Saturday, June 10, 2006

ciao amore

son donemdeki favorim budur. adim hidir degildir ancak kalbim elbet temizdir...

ciao amore, dalida'nin sevgilisi luigi tenco'nun yaptigi agir damar olmasa da aslinda agir damar mesajlar iceren -bence- sarkisi. bu sarkiyi san remo'da soyledikten sonra da sakkadanak intihar ederek hayatin nasil bir sey oldugunu herkese kanitlama kaygisi gutmustur herhalde...
ahanda ciao amore :

Nous sommes deux ombres biz iki golge
Et deux solitudes ve iki yalnizligiz
Un grand amour sombre buyuk karanlik bir askiz
Dans les habitudes aliskanliklar dahilinde (cok arapca oldu ama cok sarhosum)
Et l'on ose à peine ve zar zor (barely) curet ediyoruz
Rompre le silence sessizligi kirmaya
Mieux vaudrait la haine nefret yeg tutulurdu
Que l'indifférence duyarsizliktansa
Mais je veux vivre vivre ama ben yasamak yasamak istiyorum
Je veux qu'on m'aime sevilmek istiyorum

{Refrain:}
Ciao amore, ciao amore, ciao amore, ciao hoscakal askim, hoscakal askim, hoscakal askim, hoscakal
Ciao amore, ciao amore, ciao amore, ciao
hoscakal askim, hoscakal askim, hoscakal askim, hoscakal

Nous vivons dans du rose pembeler icinde
Dans du gris monotone ve monoton griler icinde yasiyoruz
J'ai besoin d'autre chose benim mir mir eden bir kediden
Que d'un chat qui ronronne baska seye ihtiyacim var

Je veux voir le monde dunyayi gormek istiyorum
Qu'il soit gai ou triste ister neseli ister huzunlu olsun
Qu'il chante ou qu'il gronde ister sarki soylesin, ister azarlasin
Pourvu qu'il existe yeter ki var olsun
Je veux voir des villes sehirler gormek istiyorum
Qu'elles soient blanches ou rouges ister beyaz ister kizil olsunlar
Et des yeux qui brillent bir de isildayan gozler
Et des gens qui bougent kiprasan insanlar
Moi je veux vivre vivre ben yasamak, yasamak istiyorum
Comme ceux qui s'aiment birbirini sevenler gibi

{au Refrain}

Je te laisse tes livres sana kitaplarini birakiyorum
La cloche de l'église kilisenin canini
La tiédeur de vivre yasamin ilikligini
Dans cette maison grise bu gri evde

{au Refrain}

Ciao amore...
hoscakal askim, hoscakal askim, hoscakal askim, hoscakal
Ciao amore, ciao amore, ciao amore, ciao
hoscakal askim, hoscakal askim, hoscakal askim, hoscakal

tabii sarhos kafa kimbilir nasil oldu cevirisi ama bu sarki ahanda budur dedirtti bana... oysa genelde iliskilerde kitaplar hep bana ait olmustur !

donmeme 12 gun var sanirim. annem gelecek yakinda... bir de tez var yazilacak ama ustesinden gelir miyim ki derken bile icimden bir ses, yollanan isaretlere dayanarak "yazman lazim" diyor hic durmadan.

there's a place in the sun for anyone di mi ??? but where's mine ???

hadi bakalim iyi geceler, opsun topumuzu mor cuceler.

hi ho ho

Monday, May 29, 2006

fransiz hukumeti potilerimiz kadar olamadi

bugun bursumun temmuz basinda kesilecegini ve bu konuda yapabilecegim hicbir sey olmadigini ogrendim. zaten temmuz ve haziran burslarimi da ne zaman yatiracaklari belli olmazmis.

Fransiz hukumeti bir yillik burstan soz ederken 10 ayi kastedermis meger. herhalde burada yillar kisa cekiyor.

hayata atilmamin vakti gelmis de geciyordu.

bunu ogrenen potilerden telefon geldi : haziran kirani odeyemeyecek gibi olursan biz kendi aramizda imece usulu 50'ser 100'er para topluyoruz dediler.

bu dunyadaki butun hukumetlere sicayim ben de rahatlayayim...

potilerimin de ne derece insan olduklarina bir kez daha sahit oldum.

turkiye'ye kesin donus kararim kesin.

kalanlara allah sabir versin.

Sunday, May 28, 2006

vai vedrai

yazmadigim sure icinde sanirim kafayi yedim.

hayatta surekli bir haksizliga ugramisim duygusuyla yasiyorum.

bu tezi kim yazacak ?

ben ne olacagim ?

"evli" evine... "koylu" koyune... evi olmayan sican deligine mi gercekten ?

sabah uyandigimda cirque du soleil'den "vai vedrai" caliyordu kafamda. ama cd kaybolmus, bende yok o sarki...

alin bakin

Vai, vai bambino vai vedrai, vai
Vai, vai piccino vai vedrai, vai
Vedrai
Dove mancha la fortuna
Non si ca piu con il cuore
Ma coi piedi sulla luna
Oh mio fancillu
vedrai
Vai Vedrai che un sorriso
Nasconde spesso un gran' dolore
Vai Vedrai follia del uomo
Follia
Del uomo senza driturra vai
Follia
Del guerrier senza paura vai
Follia
Del bambino pien' divita
Che giocando al paradiso
Dal soldato fu ucciso
Mio fanciull(o)
vedrai
Vai Vedrai che un sorriso
Nasconde spesso un gran' dolore
Vai Vedrai follia del uomo
Follia
Vai Vedrai che un sorriso
Nasconde spesso un gran' dolore
Vai Vedrai follia del uomo
Follia
Vai Vedrai che un sorriso
Nasconde spesso un gran' dolore
Vai Vedrai follia del uomo
Vai, vai bambino vai vedrai, vai
Vai, vai piccino vai vedrai, vai
Vedrai
Dove mancha la fortuna
Non si ca piu con il cuore
Ma coi piedi sulla luna
Oh mio fancillu(o) vedrai
Vai Vedrai che un sorriso
Nasconde spesso un gran' dolore
Vai Vedrai follia del uomo

buyrun burdan yakin. (vai vedrai = git, goreceksin)

iyi eglenceler -ben eglenemiyorum da belki size kismet olur

Saturday, May 20, 2006

turkiye'de ic savas

cikarsa ben vicdani red'ci olmam...

meydani bos birakmam.

hasan tahsin olurum gerekirse.

ecevit yaslandi diyordum ama beyin kanamasi gecirmek icin bunu beklermis de haberimiz yokmus. mesaj verdi bize. "bu bir isaret olmali" hehehe

operim yanaklarinizdan.

Wednesday, May 17, 2006

fransa - yeniden evdeyim

Bendeki insan kavrami herkesten uzak. Hayat da acayip zaten.
Bence bugun Rana Alagoz’den « Askin Gozu Kor mu Acaba ? » sarkisi calsin hepimiz icin.
Gelecek kaygilarimdan kurtulurken, durup da dusunurken, aslinda hicbir seye kafa yormamam gerektigini hissederken, derin bir nefes daha cekerken icime sigara dumaniyla, hayatin guzel olduguna yeniden ikna olurken, gogsumu gere gere « istanbul » derken…
Sanirim hepsi bu, bugunluk.

Wednesday, April 05, 2006

calismak - hos bes

deliler gibi calistim son gunlerde.
bir de cocukla tanistim. cok iyi cocuk maasallah.
film izledim. son dort gunde 15 kez falan havaalanina gittim.
dalida izledim.
dalida dinledim : kadinin hayatina giren butun erkeklerin intihar etmelerine hayret ettim.
bir de istanbul'a donmeyi hayal ettim.
yarin canan geliyor.
sigaram olacak yeniden.
bir de kikirdeyecek, kahkaha atacak bir geyik esim...

Saturday, April 01, 2006

kucukdamla

adimdi benim. kucuktum sozde. simdi buyudum de ne oldu ?
buyukdamla olmadim. damla olabildim mi onu da bilmem.
kirisiklarim var. cenemin iki yaninda (babamdan) ve iki yanagimla gozlerimin kenarlarinda (annemden). yine de 26 yasinda birinden soz edilirken benden cok buyukmus gibi geliyor.
gozlerimin alti mor. yorulunca daha da morariyor (bundan ailede kimsede yok sanirim). yine de buyuyemedim sanki.
mail geldi okuldan. 16'sinda istanbul yolu gorundu bana. bakalim nasil olacak da olacak... bilimsel calisma dedigin bilimsel calismamaktan mi geciyor ki ?
bir de gercek dilemma : sarimsaklasak da mi saklasak sarimsaklamasak da mi saklasak ?

Wednesday, March 29, 2006

paris - londra - paris

gittim geldim.
londra medeniymis de bugune kadar neden bana haber vermemis ?
paris'ten cok farkliymis. insanlar insanlara ingilizce bilmeseler bile insan muamelesi yapiyormus. gece gunduz hem eglence hem de hayat suruyormus. eskinin yaninda yeni de varmis. sehir herkesi ve her seyi hazmetmis.
insani da hayati hazmetmeye itiyormus. hazmedip karnini kasiya kasiya donuyormussun evine.
motivasyonun artiyormus sehirde.
paris'i bile daha cok seviyormussun donuste.
hele de donuste dolma, hunkar begendi ve pilaki bekliyormussa seni...

Sunday, March 19, 2006

kazandibi

bugun turkiye'den kazandibi ve sutlu nuriye gelmis. yarin parti var.
sali gunu "L"(à la ipek)ondra'ya yolculuk.
bir de hava o kadar guzeldi ki montmartre'in altini ustune getirdik.
aciktim. getirin bana o tavukgogsnu bakayim...

Thursday, March 16, 2006

bugun

bugun bugundu.
fransizlarla yuruyuse gittim, slogan attim, tepindim.
cocuk baktim.
durdum dusundum. cocuk yapayim dedim.
gokce'yle konustum. dugun tarihini ogrendim.
sonra eve geldim. oturduk.
oturduk.
ben kahve ictim ve gercekten de beni hayatta en uyutmayan kahveyi buldugumu farkettim. o yuzden hâlâ uykum yok.
bugun iste bu kadardi.

Wednesday, March 15, 2006

babam

ve oglum'suz babami ozledim bugun.
baktim, yok.
derin bir nefes, fransa'da bile babam ve oglum izlenebiliyor demek... ama buradaki turk seyircisi istanbul'dakinin tirnagi duzeyinde. olsun varsin. filmi gordum ya... canima degsin.
bitmedi.
eve geldim.
durdum dusundum uzun uzun.
bir ara dedim haydi babami arayayim...
"barbaros kellecioglu" google'de yok. cunku oldu o. cok iyiydi ama oldu, internet yoktu turkiye'de o zamanlar. iste budur dedim. internetin sinir cizgisi.
olsun, vardi, babamdi ve hep babam olacak...

Monday, March 13, 2006

ay inanmiyorum (turkce pop)

elif (petite'lerden biri) naim dilmener'e turkce pop koleksiyonu ile ilgili mail atmisti.
cevap geldi. cep telefonu, is telefonu ve daha ne olsun, yetmisli yillar turkce popuna gondermeler kazandi elif.
gece ucte gaza geldik, sevindik, tepindik...
hayat boyle olsa ya her zaman...

deniz ve mehtap

bu sehirde deniz yok ve mehtap olmuyor.
mehtap olsa da bize yar olmuyor (burada her yer bina) oysa...

"biz heybeli'deeeee heeeeer geceeeee mehtaba cikaaardiiiik mehtaaaabaaa cikaaaardiiiik"

"erken kalkan yol alir"

demisler, iyi demisler de nereye kosuyoruz bir de onu soyleseler ???
yaris baslayinca duran atlar vardir, hani hic cikamazlar o kutudan.
hani bir de kosan insanlar var boyle buyuk sehirlerde falan, surekli saate bakip hizli ve daha hizli adimlarla bir yerlere yetismeye calisiyorlar. inanmazsiniz en cok onlar gec kaliyor su hayatta.
ben durmak istedigim zaman kosmam gerekiyor. kosmak istedigimde de hayattaki amaclarim yok oluveriyor. galiba loser olmak biraz boyle bir sey.
her gunlerce uyumak istedigimde bir gunu 72 saatmis gibi yasamam gerekiyor, her harekete gectigimde yapacak islerimin azligi karsisinda hayrete dusuyorum. dusuyorum da kimseler cekmiyor beni yukari falan...
uyumak yasaklansin ama hayatta yapabilecegimiz etkinlik sayisi da artirilsin. bu konuda oy toplamaya mi baslasam ?
ne is yapacagima dair en ufak bir fikrim yok hâlâ. ama gercek bir kalifikasyon gerektirmeyen her isi yapabilecegimi dusunuyorum. bak yine ayni sey iste. ne is olsa yapabilirim ama maymun istahli miyim neyim, bilemiyorum ne yapmak istedigimi. bir sey yapmak istemiyorum ki ben. sadece o seyi yapabilecegimi dusunuyorum. bu yasima geldim hâlâ hiyar gibi kapasitemi olcuyorum sadece.
"bravo damla" diyecekler, "sunu da yapabiliyormussun demek ki..." evet ama ben her seyi birakip karga'da icmek istiyorum, o zaman ne olacak ?
her gun daha az yeni bir gun yasimiz ilerledikce. az sasiriyoruz hep.

Sunday, March 12, 2006

dun

dun o kadar guzel bir gundu ki anlatamam. ama yine de anlatirim sanirim.
ozgur'le turk mahallesinde raki ve kebap. bol sohbet, hossohbet zaten.
sonra eve donus.
ardindan nihan'la la fourmi, cin tonik, bol sohbet yine.
cok konustum hatta sesim kisildi.
cok guzeldi.

Friday, March 10, 2006

keske herkes

keske herkes her istedigimde yanimda olabilse.

keske canimiz istediginde hayattan mola alma sansimiz olsa.

keske hayatta her seye zaman ayrilabilse.

keske biri tezimi benim yerime yazsa.

keske terli terli du icmese hickimse.

keske insan olsak.

keske keske dememize gerek olmasa.

nokta

fransa'da turk olmak

fransa'da turk olmak, paris'te kendini sadece (eminonu'ye benzeyen) turk mahallesi'nde evinde hissetmek olabilir.

copculer yollari supururken onlara "kolay gelsin" demek istemek ama bunun karsiligini fransizca'da asla bulamamak olabilir.

turkiye'de olup bitene her sinirlendiginde gaza gelip turkiye'ye donmeye kalkmak olabilir.

arada istesen de istemesen de cesitli fransizlara "allahim yarabbim ya resul allah" demek sonra da bunu soyleyebildigine sasmak olabilir.

arpa sehriye buldugun gariban bir markette gozlerinin yasla dolmasini engelleyememek olabilir.

cok ozledikten sonra zeytinyagli enginar yapip bir seferde 10 tane enginar yemek olabilir.

her gun soyadini yaklasik on kez hecelemek, harflere ayirmak ve hatta bayip sadece ismini soylemekle yetinmek, onu da kimselere anlatamamak olabilir.

hem isminin hem de soyadinin anlamini defalarca anlatmaya cabalamak ve bunun cesitli yorumlarina maruz kalmak olabilir.

sezen aksu'ya derinden baglilik duymaya baslamak olabilir.

konukseverlik, vefa ve ictenlik gibi konularda aslinda ne kadar uzayli bir milletten geldigini her gun idrak etmek olabilir.

yorulmak olabilir.

her gun ruyanda istanbul'u gormek olabilir.

ya da buraya dayanamadigindan sadece durmak olabilir.

Thursday, March 09, 2006

okula gittim 16 aldim afferimmm banaaa.... durdum sonra. istanbul burnumda tuttu.
sarhos oldum hemen. derin bir nefes aldim. daha yolum uzundu. kismet dedim. daha yenilmedim belki.
yenildiysem bile yeni bir scene basladi. belki bu sefer yenerim...
cesaret. kismet. hasret.

Wednesday, March 08, 2006

evin halleri

basligi yazdim ama eskiden evin ana vardi hatirlanir mi bilmem. benden baska adini anan var midir ki ?

bugun dersimin iptal olmasi sonucunda evde oturdum. icki icmedim. kendimi tebrik ettim.

eve sosis almistim, sosis sote yaptik. -kendimi hic uzmedim, konserve mantar koyuverdim icine.

evi supurdu seylan.

sonra evden cikip capote'yi izlemeye gittik. ben de o abiye oscar verirdim. beni de alsinlar istedim juriye.

sorarim herkeslere : ev gibisi var mi ?

Tuesday, March 07, 2006

geldim gordum yenildim

fransa bir kabus. fransizlar korkunc.
annemi bile ozledim.
terkedildim, kahroldum, insanliktan ciktim, sacimi kestim yattim...

ictim sarhos oldum, fransizlarla sokaklara dokulup yeni yasayi protesto ettim, maca gitmis gibi oldum, rahatladim. sinifta kaldim (galiba) ?

kitap bile okuyamadim, nefes bile alamadim, arkadaslarimi bile goremedim.

simdi iyiyim galiba.

insan kiligina girip geliyorum.